Kekliktepe Köyü Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kekliktepe Köyü Forum


 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Alevi İnancı ve İbadetleri

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
MustafaKemalTekin
Üye
Üye
MustafaKemalTekin


Mesaj Sayısı : 13
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 01/03/08

Alevi İnancı ve İbadetleri Empty
MesajKonu: Alevi İnancı ve İbadetleri   Alevi İnancı ve İbadetleri EmptyPaz Mart 02 2008, 11:49

Alevilerin inanç ve ibadeti çağdaş, Dedeleri yol göstericidir.
03-05-05


YAZAR: HASAN KILAVUZ


Biz Anadolu Alevilerinin inancı binlerce düşünce ırmağının oluşturduğu bir ummandır. Bu inanç Asya bozkırlarından gelip Mezapotamya ve Anadolu’ya yerleşen Türkmenler’in, yerleşik Kürtler’in, Balkanlar’daki yerleşik halkın ve oraya göçenlerin inancıdır.



Biz Anadolu Alevilerinin inancı binlerce düşünce ırmağının oluşturduğu bir ummandır.


Bu inanç Asya bozkırlarından gelip Mezapotamya ve Anadolu’ya yerleşen Türkmenler’in, yerleşik Kürtler’in, Balkanlar’daki yerleşik halkın ve oraya göçenlerin inancıdır. Bu inancı yaşayan halk katmanları, İslam dininde totaliter şeriat düzeninin muhaliflerini, Hallacı Mansur, Seyit Nesimi, Pir Sultan, Hz. Ali ve taraftarlarını Kerbela şehitlerini ve 12 İmamlar’ın yazgılarının (kaderlerinin) kendi yazgılarına benzediğini görerek onları sevdiler, ibadet ve inançlarının içine koydular ve onların yanında yer aldılar. Yoksa İslam’a öyle hidayet aşkı ile hiç bir zaman bağlanmadılar.


Zulüm katmerlendikçe, korku insanda din değiştirir


İnancımızın Ulular’ı (Ser çeşme’nin başıdırlar) şeriat kurallarının katılığı karşısında kendi eski inançlarını, kültürlerini bırakmadılar, İslam kurallarının çoğunu kendi inançlarıyla bağdaştırmaya çalışarak, yeni yollar buldular.


Bu inancın taşıyıcıları, İslam’ı yorumlayıcılar, yorumlarından dolayı bu uğurda başını veren bugünkü Ocakzadelerin, Dedelerin, Seydilerin ecdatlarıdır.


Cümlesinin ruhu şad-ı revan olsun.


Onların neslinden gelen ve onlara ikrar verenler, bugün halen onların ismini zikr edip koydukları temel düsturlara sadık kalıyorlar.


Aleviliği Alevi Dedelerimiz’den öğrendik, gördük.


Öyleyse bugünde Alevi Dedeleri aklı başında ayakları yere basan, tutarlı yorumlar yapmalı, çünkü onlara ihtiyaç vardır.


Alevi Dedeleri korkusuz olmalı, ecdatlarının yaşadığı Aleviliği anlatmalı, Alevilerin Pirleri inançlarının haklılığına inandıkları için hep kırıldılar ama dönmediler.


Alevilik kendi başına bir inançtır


Alevi Tanrı’yı evrenin her yerinde gören bir inanca sahiptirler.


Mütevazi ve gayet sade bir şekilde ibadet ve inançlarını bin yıldır ifa eden Aleviler, bugün bir takım Dedeler tarafından bu inanç şeklini sahte incilerle süslemeye çalışıyorlar.


Kendilerinden emin olmayan, Sünni İslam inancı karşısında aşağılık kompleksine kapılan bu Dedeler, Aleviliğin özü gelenek ve göreneklerimizden uzaklaşıyorlar.


Alevilikte ahlaki kurallar dinsel nitelik-lidir. İçerikleri değişmeyen bu kurallar, kutsaldır, evrenseldir, birbirleriyle tutarlı ve süreklidirler.


Eline, Dilene, Beline, İşine, Aşına, Eşine bu ahlakı değerlerin özüne müdahale edilemez, içeriği bozmaya yeltenen Alevi değildir.


Hiç bir sebep ve bahane bu ahlaki değerleri göz ardı edemez, onlar yaşamın her saniyesinde göz önünde bulundurulmalı, çünkü Alevilerin yaşam biçimi budur.


Alevi takkiye yapmaz, yalan söylemez, hile-i şerriyeye sığmaz. Bu durum aynı zamanda Alevilik ile Sünnilik arasındaki en büyük farkı oluşturur. Anadolu Kızılbaş Alevileri’nin Allah’ın gazabından, cehennemin azabından korkusu yoktur. Mürşit ve Pir’inden öğrendiği her söz ve davranışı, hassas bir vicdanın, gelişmiş bir ahlakın ürünüdür.


Anadolu Kızılbaş Aleviliği’ne İslamlığı aşılama girişimleri 1230 yıllarında Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat’la başlar. Cennet ve cehenneme boş vererek, yaradılışı hayranlıkla seyreden, göklerde secde edilecek binlerce şeyin olduğunu bilen ve gören bu inanç sahiplerinin inancına, güçlü imparatorların baskısı, şeyhülislamların fetvası ile İslam hurafeleri doldurulmaya başladılar.


Alevi kültürüne 12 İmam ve Kerbela’nın girişi 1487 yılında şah İsmail Saffevi (Hatayi) iledir.


1826’da İkinci Mahmud’un Alevi Dergah ve Ocakları’nı kapatması, bu Dergahlara Nakşibendi fieyhleri’nin atanması ve son olarak da 12 Eylül 1980 darbesi ile Aleviliği İslam giyisisine sokma çabaları hızlandı.


Aleviler yalnız fiah Hatayi döneminde yaşayabildikleri İslam ögelerinin bir kısmını inançlarında saklı tuttu.


Çünkü fiah Hatayi’nin deyiş ve söylemleri İslam’a ters düşüyor;


“Bunda kibir ile kin olmaz,

Hem sen olup hem ben olmaz,

Adem öldürsen kan olmaz,

Nefes öldürsen kan olur”


Veya


“Küfür her mezhepte küfür,

Küfür bizde iman olur”


dizelerini İslam kesinlikle yasaklar.


Arapça bilmeden Kuran okuyan Dedeler’in inandırıcılığı


İslam dininin geneldeki tüm anlatım ve ibadet dili Arapça’dır. Ülkemizde Diyanet kanalıyla kendisine bağlı kurumlarda Arapça okunuyor ve okutuluyor.


İslam dini yaşamın bütün inceliklerine sızmayı, ayrıntılarna girmeyi amaçlayan, yaşamın ve ölümün tek egemen gücü olmak isteyen bir inanç kurumudur.


Aleviler yaşadıkları her coğrafyada ibadet dili olarak asla Arapça’ya meyil etmemişler. Dua ve Gülbenkleri’ni, deyiş ve mersiyelerini en iyi konuştukları ana dilleriyle yapmışlardır.


Sahabelerden Selami Farisi ibadet dilinde Farsça’yı kullanmıştır.


Bir kısım Alevi Dedeleri’nin Arapça’yı bilmeleri ve Kuran’ı Arapça okumaları, bir takım ayetleri inancımızda varmış gibi yorum yapmaları inandırıcılıktan uzaktır.


Biz Anadolu Alevileri’nin inancı İslam dininin temel ilkeleriyle bağdaşmaz. İslam olmanın koşullar bellidir. Bu koşullar iki bölümde ele alınır; Birincisi biçimiyle iligili koşullardır ki; oruç, namaz, hac ve zekat, tanıklık sözcükleri (Kelime-i şahadet). İkinci koşullar ise imanla ilgili koşullardır ki; Allah’a, melek-lere, peygamberlere, Kuran’a, son güne (Kıyamet) ve kaza ile kadere inanmadır.


Aleviler ve Alevi Dedeleri kendi inanç ve ibadetlerini İslam’ın kantarına bir koysunlar bakalım! İslam şeriatının onlarla ilgili hükmü hep ölüm olmuştur.


İslam dininde 12 İmam diye bir imamet makamı yoktur ve 12 İmam’a selavat da yoktur. İnanç ve kültürümüzde “olmazsa olmaz” olan Semah, Cem, müzik, içki, saz, güzel sanatlar, resim, Pir, Rehber, Mürşit, insanı tanımlamak, kadın-erkek eşitliği İslam kaide ve kurallarını istediğin kadar taramadan geçir, bunların hiçbirisine rastlamak mümkün değildir.


‘Gayretkeş Dedeler!’


Hal böyle iken, bir kısım “gayretkeş” Dedeler daha da hakiki Müslümanlıktan bahsediyorlar. Kendi ecdadlarının ruhunu incitiyorlar. Anadolu’daki bütün Ocakzadelerin genç ve birikimli çocukları, genç Dedeler bu güzel inancın mirascılarıdır. Atalarından kalan bu öğretiyi korkusuzca ve daha da işleye-rek, çağa uyarlayarak yürüteceklerine yürekten inancım vardır.


* Bu genç Dedeler bağnazlığı ve tutuculuğu bir kenara itip, birikimli ve donanımlı ana-bacıları (kadınlarımızı) bu öğretinin içine aktif görevlere getirmelidirler. Kadın Post’a oturmalı, kadın Semah yürütmeli, kadın Gülbenk okumalı, kadın Kurban kesmeli, kadın nikah kıymalıdır.


* Alevilerdeki ibadet günün koşullarına uyarlanmalı, anlatım ve yorumlar günümüzün Alevi yerleşim birimlerindeki düşkünlük cezaları anlatılıp bu insanlar ürkütülmemeli. O günün koşulları ve toplum ilişkileri çok iyi bir dille anlatılıp, bu gen-çlerin Alevilikten uzaklaşmaları engellenmelidir.


Aleviler kırsal alanlardan metropollere gelip yerleştiler. Bu sayı milyonlarla ifade ediliyor. Küçük yerleşim birimlerindeki ibadet gelenek ve göreneklerini aynı şekilde büyük yerleşim birimlerinde yerine getirmek olanağı yoktur. Alevi Cemleri salonlarda sandalyede oturarak yapılmalı. 12 Hizmetler daha yumuşak bir dille anlatılmalı, şekle değil, bakılmalı. Bugünün koşullarında (şayet hizmet sahipleri tam değilse) bir kaç hizmeti bir kişide yapabilmeli. Cemler kısa tutulmalı ve insanlar usandırılmamalı. Arapça veya eski Arapça veya eski Osmanlıca kelimelerin çok olduğu dualar okunmamalı, ibadet dili gayet sade ve herkesin anlayabileceği şekilde olmalıdır. Lokmalar masalarda yenmelidir.


* Dede-Talip ilişkileri geç-mişteki gibi değildir. Dedeler taliplerin yerde sürünerek gelip el etek öpmelerini beklememeli, dedeler illa herkesin bir Müsahibi olmalı dayatmasında bulunmamalı. Modern ve çağdaş bir hukukun istediği ülkelerde yaşıyoruz. Alevi Dedeleri günümüzde her sorun ve problemin Cemlerde çözülemeyeceğinin bilincinde olmalı ve Cemler’i ona göre yürütüp kargaşalıkları önlemeli. Dedeler “domuz eti haramdır, yiyenler Cemler’e giremez” söyleminden uzak durmalıdır. Dedeler genç Taliplerin evliliklerinde yok “Kızını İtalyan’a verdin”, yok “Oğlun Alman kızla evlendi, onun için Cem’e giremezsin” yönünde fetvacı olunmamalı. Dede bu konuda uyarıcı, ailenin mutluluğu neyi gerektiriyorsa, bütün insanları ve inançları kucakladığımızı en iyi bir dil ile Cemler’de işlemeli.


* Alevilerden Hakk’a yürüyen canlara dini hizmeti Camilerin imamı veriyor. Toplumsal baskı öylesine insanları kuşatmış ki, ömrü boyunca Cami’ye gitmemiş, imamın telkinine kulak vermemiş Alevi, Hakk’a yürüyünce yakınları tarafından Camii’nin musalla taşına yatırılıyor. Bütün Alevilerin, özellikle örgütlü olanlarının bu tür durumlarda, duruşlarını değiştirmemeleri lazımdır. Alevi Dedelerini hizmete çağırmalıdırlar, veya bu hizmeti yapan bir Alevi’yi getirmelidirler. Dedelerin bu konuda kendilerini yetkinleştirmeleri lazımdır. Diriye hizmet vermek vermek zordur, ölüye ise kolaydır. Diriden korkulur, ölüden korkulmaz.


* Alevilerin kutsal mekanlardı ve Ocakzadelerin biyografileri anlatılmalı. Herkes Pir’ini, ve bağlı olduğu Ocak’ı bilmeli. Ülkemizin dışında, diğer ülkelerdeki Alevilerin kutsal mekanlar tespit edilip, Dedeler tarafından Talipler’e anlatılmalı. Dedeler dahil bütün Aleviler mevcut Alevi dernek ve kurumlarına üye olmalıdırlar, bir müşkülün olduğu anda da diyaloğun başlatılmasında öncülük etmelidirler.


Anadolu Kızılbaş Alevi Dedeleri ve Bektaşi Dede Babaları bu görkemli inancı oluşturan öğelerin İslam inanışında olmadığını, insanlığı bir arada tutan dinlerin değil, uygarlıkların ve insan saygısına dayanan kültürün olduğunu taliplerine her demde ve her Cem’de anlatırlarsa bu ibadet olur.


Cümlenize aşk-ı niyaz eylerim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kekliktepe.tr.cx
Emre Tekin
KekliktepeAdmin
KekliktepeAdmin
Emre Tekin


Erkek
Mesaj Sayısı : 343
Yaş : 28
Nerden : İstanbul/Bahçelievler
Kayıt tarihi : 02/03/08

Alevi İnancı ve İbadetleri Empty
MesajKonu: Geri: Alevi İnancı ve İbadetleri   Alevi İnancı ve İbadetleri EmptyCuma Mart 14 2008, 19:21

TeşekkürLer
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
emrah yardım
Karakartallar Yüksek Uçar
Karakartallar Yüksek Uçar
emrah yardım


Erkek
Mesaj Sayısı : 837
Yaş : 36
Nerden : istanbul
İş/Hobiler : öğrenci
Lakap : lakabı olmayan insan
Kayıt tarihi : 03/03/08

Alevi İnancı ve İbadetleri Empty
MesajKonu: Geri: Alevi İnancı ve İbadetleri   Alevi İnancı ve İbadetleri EmptyPaz Nis. 06 2008, 11:07

arkadaşlar üzülerek söylüyorum.alevi vatandaşlar olarak kendi kendimize kurallar koyuyoruz.1.si aleviler namaz kılmaz.nedenini hep merak ederim..hazreti ali bilirsinizki ölüme rağmen namazını bırakmadı.peki aleviliğin kökü neye dayanır.hacı bektaş,yunus emre,mevlana ya dayanır değilmi.peki onlar namaz kılıyomuydu ..tabiki evet.ama alevi vatandaşlarımız ben içerim ben ederim bana kimse karışamaz diyerek bu alevilik kültürünü tam manasıyla yozlaştırdı ve de islamiyetten kopma noktasına getirdi.benim sitemim;böyle olmamalı.tabi arkadaşlar şimdi bana sorarsanız bende kılmıyorum.ama böyle olmamalı ve de nerede duracağımızı bilmeliyiz.yarın bir arkadaşımız bize sorarsa alevilik nedir diye;biz onlara ne anlatacaz..tabiki hiçbişey anlatamıyacaz ya da gerçekleri söyleyecez..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kekliktepe.tr.cx
 
Alevi İnancı ve İbadetleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Alevi Katliami

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kekliktepe Köyü Forum :: ALEVİLİK :: Alevi İnancı ve İbadetleri-
Buraya geçin: