Kekliktepe Köyü Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kekliktepe Köyü Forum


 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 KAHVE MOLASI BİRİSİNİ TANIMAK İÇİN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Nazlı Tekin
Forum Meleği
Forum Meleği
Nazlı Tekin


Kadın
Mesaj Sayısı : 796
Yaş : 38
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : Satış & Pazarlama
Lakap : Baş Belası
Kayıt tarihi : 03/03/08

KAHVE MOLASI BİRİSİNİ TANIMAK İÇİN Empty
MesajKonu: KAHVE MOLASI BİRİSİNİ TANIMAK İÇİN   KAHVE MOLASI BİRİSİNİ TANIMAK İÇİN EmptyCuma Haz. 27 2008, 09:16

BİRİSİNİ TANIMAK İÇİN…


Birisini tanımak için ne yapmak lâzım? Eskiler bunun için çeşitli yöntemler denemişler. Meselâ biri kalkıp şunu önermiş, “birisini tanımak için onunla yol yapmak lâzım”. Buradaki mantık şu; O kişi ile yol boyunca sohbet edilecek. Yol sohbeti uzadıkça uzayacak, derken kişi kendini farklı gösteriyorsa, hiç değilse nasıl birisi olduğunun ipucunu verecek.


Bir başkası başka bir model geliştirmiş; “Tanımak istediğini rakı masasına oturtacaksın”. Hiç de yanlış değil. Birinci kadeh, ikinci kadeh derken -biraz rakının formülündeki doğruyu söyleten gizli maddeden biraz da rakının ile musikînin edebe ve adaba dayanan ortak tesirinden- kelimeler teker teker dökülüverir.


İnsanı tanımanın başka metodolojileri de geliştirilmiş; Makam vermek gibi, sır vermek gibi, arkadaşları ile tanışmak gibi, para emanet etmek veya harcaması için para vermek gibi. Bunların da her biri işe yarar.


Elbette bir kişiyi doğru tanımak için daha keskin ve uçta denemeler de yapılabilir, örneğin onunla evlenmek gibi. Ama pek tavsiye edilmez!


Ama her durumda bir açmaz ortaya çıkıyor. Bir kişiyi tanımak için zamanınız sınırlı olabilir. Ama yukarıdaki formülleri uygulayacak imkânınız olmayabilir. Böyle bir durumda ne yapacaksınız?


Farz edin, karşınızda birisi var. Siz onun yakın bir arkadaşınız veya sevgiliniz olabileceğini düşünüyorsunuz. Ama hissettiğiniz sıcaklığın karşılığında bir cibilliyetsizlik veya çıyanlık yapmasından korkuyorsunuz. Gerekli önlemleri almazsınız, o kişi hayatınıza yerleşebilir ve işgâlliye de ödemeden, hayatınıza bir ruhsatsız bina kondurup, soluk borunuzdan kaçak hat çekebilir.


Çok karmaşık ve bir o kadar da zor olan bu sorun için bir formül bulmanız gerekir. Ben bir formül buldum, ama her zaman işe yarar mı, bilmiyorum. Bence Japonların Amerikalılara yaptığını denemeli.


19. Yüzyıl’da bir gün dünyaya kapalı olan Japonya’ya Batılılar ulaşmış. Amaçları Japonları ticarete, görüşmeye razı etmek. Ama Japonları tanımıyorlar. Yabancı bir ülke, yabancı bir kültür ve kandırılması gereken bir devlet. Heyet sandallarla kıyıya çıkmış. Çıktıkları anda bir grup Japon görevli, ellerine ne geçtiyse onunla - tabiri caizse rakip takımın tribününde yanlışta tezahürat yapan taraftar gibi- tartaklamışlar, ittirip kaktırmışlar.


Batılılar ise “herhâlde Japon geleneği böyle” diye düşünüp, “aman Japonları kızdırmamak lâzım” diyerek, tebessüm etmişler. Japonlar vurmuş onlar gülmüş, Japonlar vurmuş onlar gülmüş. Sopalı merasim bittiğinde Batılılar “işi bitirdiklerini” düşünürken, Japonların yabancı heyet hakkındaki kanaati şekillenmiş;


“Bunlardan adam olmaz. Dövdük, sövdük. Gene de menfaatleri için hepsini sineye çektiler. Bunlar ya liberal ya da tuhaf bir sapkınlıkları var”.


Japonlar heyeti aynı sandalla geri göndermiş. Böylece kısa sürede “bir kişiyi nasıl tanınabileceğini” de göstermişler. Pratiklikleri için tebrik etmek gerekir. Gelen heyetle yol yapsalardı, üzerine rakı içselerdi, sonra makam verselerdi, para emanet etselerdi, yetki tanıyıp bir de sır verselerdi, yetmedi hepsini bir daha yapsalardı, bu kadar iyi sonuç alamazlardı. O kadar iyi sonuç almışlar ki, o sonuç hâlâ geçerli.


Ben de bu yöntemin doğru olduğunu düşünüyorum. Nihâyetinde kişi gerçek yüzünü, menfaati tehdit edildiğinde gösterir. Kendisini ise menfaatini korumak istediği sürece saklar.


Bir kişi hayatınıza yaklaşırken, kendinizi tepe perçem ile ve kimono içince bir rıhtımda hayal edin. Bir sandalın içinde itiş-tıkış oturan ve sürekli sırıtan yabancıları düşünün. Sonra da yine sırıtarak rıhtıma çıktıklarını ve size yanaştıklarını…


Bundan sonrası size kalıyor. Ama bundan sonrasından çok farklı şeyler olabilir.


Örneğin gelen heyet apar topar sandala atlayıp, siz “dur yahu, nereye” diyemeden kaçabilir.


Hatta siz de arkasından suya atlayıp, kimononuz ile “gitme ya” diye ağlaşarak sandala yetişmeye çalışabilirsiniz.


Belki de gelen baskın çıkar, bir de sizi rıhtımda paçavraya çevirir. Siz ise ancak, “ya bir dur. Bak bir söyleyeceğim” diyerek, hem kimononuzu düzeltip hem de kaptırdığınız tepe perçeminizi kurtarmaya çalışabilirsiniz. Ama o sizin tepenize, perçeminize çakarken karizmanızı korumak zor olabilir.


Bakın Japonlara. Yabancılar önce güldü, tebessüm etti. Sesini çıkarmadı. Derken, onların da tepesine perçemine çaktılar. Sonra Japonların doğrulması epey zor oldu. Tıpkı selâmlaşmalarındaki gibi…


Ben fikrîyatı veririm, tatbikata karışmam. Ama yine de size bir şey olursa çok üzülürüm. Sizin için kendimi üzemem. Onun için son bir tavsiye; bir kişiyi tanımak için bu yöntemi uyguladığınızda işinize yaramazsa, kendi yönteminizi uygulayın. Bu aklı da verdim, artık bana da kızmayın. Dedim ya, sizin için kendimi üzemem!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kekliktepe.tr.cx
 
KAHVE MOLASI BİRİSİNİ TANIMAK İÇİN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kekliktepe Köyü Forum :: KÜLTÜR EDEBİYAT :: HER TELDEN-
Buraya geçin: