İki adam dağın başında oturmuş hayâl kuruyorlardı. Birisi dedi ki:
-Ahhh ahhhh. Şöyle 1000 tâne koyunum olacaktı. Yünlerini kırkar ayrı satardım, sütlerini sağar ayrı satardım. O biçim zengin olurdum vesselâm.
Sonra öbürüne döndü:
-Ya sen ne hayâl edersin?
-Ne mi hayâl ederim? Benim de şöyle 1000 tâne kurdum olaydı. 1000'ini de senin sürünün üstüne salardım. Geçer tepenin kenarına kurtlarımın kuzularını yiyişini seyerederdim.
Bunu duyan birinci adam deliye döndü:
-Neeeee? Benim koyunlarımı öldürmeyi hayâl ediyorsun ha! Ben de seni can dostu kardaş bilirdim.
Deyip, yerinden kalktığı gibi öbürünün üzerine saldırdı. Demin sâkin sâkin oturan iki arkadaş birden birbirlerine girdiler. Alt alta üst üste kavga ederlerken, öteden bir ihtiyâr at üstünde çıkageldi:
-Aman evlâtlar. Durun hele, niye kavga edersiniz?
Kavga eden adamlar durdular. Sonra dönüp ihtiyâra olanı biteni hikâye ettiler. İhtiyâr bunlara güldü. Atından indi, atın iki kenarında sarkan iki büyük küpü de indirdi.
Sonra diğerlerinin şaşkın bakışları altında küplerdeki pekmezleri çayırın üstüne boşalttı. Sonra da dönüp adamlara dedi ki:
-Aha kanım şu pekmez gibi aksın ki, ikinizde de bir zerre akıl yok!