Ey 12 Eylül Kuşağı Gençliğiii! Birinci vazifen, bol para kazanıp, hoşuna gidenlerle beraber olacağın ve bol para kazanacağın lüks bir hayat kurup, bozuk düzenden nasibini almaktır. Muhtaç olduğun örnekler, son 50 yıl seni kuşatanların kariyerlerinde mevcuttur.
Yıllardır yerine yükselmeye çalışıp, eski manken eşlerine bile kem gözle baktığın patronlarının gözüne girmeye, işe yarar görünmeye çalış. Unutma, günümüzde şişkin cüzdan beynini değil, uyanıklığını nasıl kullandığınla ilgilidir. “Bölünme” riskinden söz edenleri ciddiye alma. Sen nasıl olsa mali piyasalarda yumurtaları ayrı sepetlere koyarak kendi riskini böldün, gerisini boşver gitsin.
“Rejim tehlikede” diye ortalıkta dolanıp duranlara sakın inanma. Bak, Kuşhan rejimiyle geçen ay nasıl beş kilo verdiğine. O çikolatayı kendine sakla, sen sürekli olarak kendi çıkarlarını kolla. Cebindeki telefonu dinle, titre ve ihalelerine, borsana, hisselerine dön. Seni bu yolda engelleyebilecek, demokratik mücadeleye, savaş karşıtlığına, Kemalizm ve Cumhuriyet savunuculuğuna, ekolojiye, hayvan haklarına doğru çekip, vaktini boş işlerle geçirmeye neden olabilecek ne idüğü belirsiz entel-dantel, politik-molitik, nev-i-şahsına münhasır acayip bedhahtlarla karşılaşabilirsin. Sana düşen, her defasında bu adamların önünden tabanları yağlayıp kaçmak, en kısa yoldan tekrar “Dolce Vita”ya balıklama dalmaktır.
Bu zor engellerle yüklü yaşamda, seni Hafta Sonu derginden, Laila’dan, ya da Leyla’dan koparmak isteyenler çıkabilir. Eline bir Uğur Mumcu kitabı, Cumhuriyet Gazetesi, siyasi bildiri tutuşturmak isteyen kötü niyetli biri, seni bir köşede kıstırıp başını şişirebilir. Senin çoktaaaan, henüz 17 yaşındayken bulmuş olduğun hayatın anlamını, tekrar gözden geçirmeni isteyebilir. Bir kere gazete dediğin renkli, alacalı bulacalı olur. Modern teknolojileri bile çözememişlerden ne hayır gelebilir ki? Bu sorumsuz ve enayi, belini doğrultamamış, yarım asır ya da 75 yıl yaşayıp köşeye birkaç milyon dolarcık bile atamamış, ve önemi kendinden menkul sözde fikir adamlarını sağlı sollu vücut çalımlarıyla engelleyip, Boğaz Köprüsü’nün altındaki “gecce” kulüplerinin kapılarının giriş kuyruğunda iyi bir yer kapmak, “bodigard”a bir göz kırpıp, havanı basarak içeri adımını atmak, içeride stres altında dişi avını ararken eğlenirmiş gibi yapmak, senin ana görevlerindir.
Şunu hiçbir zaman aklından çıkarma ki, senin için yaşamın stresli tercihleri hiçbir zaman hangi kitabı okuyacağın, ya da hangi partiye oy vereceğin değildir. Senin diskotek giriş kuyrukları dışında en kritik tercihlerin, hangi diziyi seyredeceğin ve hangi maça iddaaaya gireceğindir. IMF, bölücüler, yobaz öcüler, emperyalistler, Irak’ta çoluk çocuk katledenler, seni bağlamaz. Seni ilgilendiren konulara zamanını harca. Unutma, cep telefonuna indireceğin şamatalar, o aletin markası ve tazeliği ya da bilgisayarının duvar kağıdı, senin havanı ve prestijini belirleyecektir.
Ey Özalizmin asil evladı! Arada münafık ve siyah-beyaz gazetede yazdığı gibi içki yasaklarının senin “AB’ci, uyumlu, demokrat ve başarılı” olduğunu duyduğun hükümetler tarafından ülkeye yayıldığını okuduğunda, bunları sakın ciddiye alma. Öncelikle biliyorsun ki, sen “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” ekolünün ürünü, 12 Eylül kuşağının gözbebeğisin. Sakın kişiliğini bozma. Sen canın çektiği hatta kusana kadar içebildiğine göre, Bayburt ya da Denizlili gariban vatandaşın durumu senin derdin değildir. Varsın onlar da alkolden uzak duruversinler! Böylece karaciğerlerini korurlar. Sen üzerine salakça işler alma, keyfine bak.
Ortaya sorun diye atılan “Helal Gıda” veya türban tartışmalarından uzak dur. Nasıl olsa Başbakanın bir ulemaya danışıp işin hakka uyanını bir güzel bulur. Belki yakında ülkeyi kime pazarlaması gerektiğini de onlara danışır. “Boşver böyle gelmiş, böyle gider” de, İslamcıya gülümse, Kemalist’e Ata’nın gözlerini anlat, “Bayraktan büyük yok, severim Atamı, Allahımı, bayrağımı, vatandaşımı ,başımı, maşımı, kaşımı” de, yine sıyıramazsan, lafı Erman Toroğlu’nun penaltı yorumlarına getir. Tehlikeli konuları gündemine alanların başlarına neler geldiğini bildiğine göre, kendini nefes aldığına mutlu say, kızları laz fıkralarınla bay!
Ey global dünyanın bağımlı ve zarif üyesi! Sergilerden, şehit anma törenlerinden, bilimsel panellerden uzaklaş, gel koy kendi geleceğinin önüne yine koca bir taş. Nanik çek sana sunulan laik-Kemalist-solcu takımına! Okumasan da kütüphanene yerleştir, üç beş “liberal” kahraman arasından medyanın sana dayattıklarına, Pamuk, Altan, Çandar, işte seni ancak bunlar paklar.
Yakın bir gelecekte senin ömür ve şampanya tükettiğin yerlerin kapatılacağına sakın inanma…..san da, ne olur ne olmaz diye öğren bir iki dua, arada görün mahalle camisinin imamına, ihtiyacın olacak ona pek yakında!
Uyu, bebeğim uyu, zapping yaparken uyu. Sen hala medyaya inan, yarın her şey çooook güzel olacak. Gör sevgilinin halini, artık onun gözleride herkese bakıyor yeşil yeşil.
( Rahmetli Özal’ın manevi varislerine ulaştırmanız hürmetle rica olunur.)
Konu: Ey 12 EylÜl GenÇlİĞİİİ! 
