Kekliktepe Köyü Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kekliktepe Köyü Forum


 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bektaşiliğin Yasaklanması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
emrah yardım
Karakartallar Yüksek Uçar
Karakartallar Yüksek Uçar
emrah yardım


Erkek
Mesaj Sayısı : 837
Yaş : 36
Nerden : istanbul
İş/Hobiler : öğrenci
Lakap : lakabı olmayan insan
Kayıt tarihi : 03/03/08

Bektaşiliğin Yasaklanması Empty
MesajKonu: Bektaşiliğin Yasaklanması   Bektaşiliğin Yasaklanması EmptyCuma Nis. 11 2008, 20:26

YENİÇERİ OCAĞI’NIN KALDIRILMASI VE BEKTAŞİLİĞİN YASAKLANMASI

Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve ardından Bektaşiliğin yasaklanması da Alevi-Bektaşi tarihi bakımından önemli olaylardandır. Bu olaylardan daha çok şehirlerde yaşayan Dedebabalara bağlı bektaşiler etkilenmişlerdir. Köylerde yaşayan aleviler daha önce belirtildiği üzere zaten devletin etki alanı dışında bulunmaktaydılar.

Yeniçeri Ocağı’na daha kuruluşundan itibaren hakim olan disiplin ve itaat bu kurumu döneminin en mükemmel ordusu haline getirmişti. Bilindiği üzere Yeniçeri Ocağının kuruluşunda Rum Abdallarının büyük etkisi olduğundan Hacı Bektaş Veli ocağın piri olarak kabul edilmişti. O dönemlerde her sanatın ve kuruluşun bir piri olduğundan hareketle Yeniçeri Ocağı da bu töreye uyarak Hacı Bektaş Veli’yi pir kabul etmişti. Yeniçeri Ocağı Hacı Bektaş Veli’nin Hakka yürümesinden sonra kurulmuştu. Ocak ile Bektaşilik arasında 14. Yüzyılın ikinci yarısında kuruluşundan bu yana, yakın ilişkiler bulunmaktaydı. Bektaşi Babaları sürekli Yeniçeri birliklerine eşlik ederlerdi. Her Yeniçeri birliklere katılmadan önce Hacı Bektaş yoluna uyacağına dair yemin ederdi.

Küçük Osmanlı Beyliği’nin koskoca bir imparatorluğa dönüşmesinde önemli katkısı olan Yeniçeri Ocağı, devletin zayıflamasına kadar hep övgüyle anılan bir kurumdu. Ancak özellikle 18. Yüzyıl sonrasında devletin sürekli toprak kaybetmesi ve sosyo-ekonomik olumsuzluklardan dolayı suçlanan da yine bu kurum oldu. II. Mahmut Saray Hocasına danışarak Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına karar verdi. Ocağın kaldırılması sırasında binlerce yeniçeri öldürülürken, binlercesi de sürgün veya hapsedildi. Öyle ki yeniçerilerinin mezartaşlarına dahi saldırıldı.

Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması sonrası sıra Bektaşilerin ve Bektaşi dergahlarının yokedilmesine gelmiştir. Bunun gerekçesi ise çok basitti: Yeniçeri Ocağı ile olan manevi ve düşünsel bağları. Ülkenin içinde bulunduğu siyasal ve sosyo-ekonomik çöküntünün faturası önce Yeniçeri Ocağına, sonra da Bektaşilere ve dergahlarına kesilmişti. 8 Temmuz 1826’da Topkapı Sarayı’nda bulunan Ağalar Camisi’nde toplanan dönemin alim ve tarikat şeyhlerinin katıldığı bir toplantıyla Bektaşilere ve Dergahlarına yönelik imha kararı verildi. Bektaşilik yasaklandı. Bektaşi Babaları ya sürgün ya idam edildi. Bektaşilerden boşalan bütün mevkilere Nakşibendiler atandı. Bektaşi dergahlarının tamamına yakını kapatıldı, ülke içerisinde yüzyıllardır bu tarikate ve tekkelerine vakfedilmiş bütün emlak ve arazi devlet hazinesine devredildi.

Rumelihisarı, Öküzlimanı, Karaağaç, Yedikule, Sütlüce, Eyüp, Üsküdar, Merdivenköy Şahkulu ve Çamlıca Bektaşi dergahları yıktırıldı. Yalnız türbelere dokunulmadı. Bektaşiliğe ait ne kadar yazma eser, eşya varsa el konuldu. Bektaşi Babalarının kimisi sürgün, kimisi idam edildi. Anadolu’daki Bektaşi tekkelerinin kapatılması için de Anadolu’ya devlet görevlileri gönderildi. Bütün bektaşiler bu şiddet ortamında kıyafet ve kimliklerini gizleyerek köşelerine sindiler. John Kingsley Birge’nin de belirttiği gibi, bir süre tüm Bektaşiler o denli aşağılandılar ki, herhangi birine kini olan birisinin ona bir kötülük yapılması için Bektaşilikle suçlanmasından daha etkili bir yol yoktu.

II. Mahmut yönetimi’nin uyguladığı baskı altında tekkeleri tahrip edilen, önder ve mensuplarından bir kısmı idam bir kısmı sürgüne gönderilen Bektaşiler varlıklarını sürdürebilmek için iki yoldan birini seçmek zorunda kalmışlardır: İstanbul, hatta Anadolu dışına çıkmak veya diğer tarikatlerin tekke ve kisveleri altına sığınarak yaşama şansına kavuşmak. Nitekim bu olaydan sonra Bektaşiliğin merkezi Arnavutluk olacak ve bugünkü Türkiye sınırları içerisinde, özellikle İstanbul ve çevresınde kalan Bektaşiler kendilerine Melamilik, Halvetilik ve Rifailik gibi başka tarikatler içinde barınma olanağı arayacaklardır. Bektaşiliğe yönelik bu terör ortamı II. Meşrutiyetten sonra özellikle I. Abdülmecid(1839-1861) döneminde sonlanmıştır denilebilir. Kaynaklardan anlaşıldığı üzere Bektaşi dergahları nakşi dergahı adı altında yeniden açılmaya başlanmıştır.Tanzimattan sonra Nakşi tekkesi adı altında açılmış dokuz Bektaşi tekkesi şunlardır:

Merdivenköyünde Şahkulu Tekkesi,
Çamlıca Tekkesi,
Eyüp’de Karyağdı Baba Tekkesi,
Sütlüce’de Karaağaç Tekkesi,
Kazlıçeşme Tekkesi,
Rumelihisarında Nafi Baba Tekkesi,
Topkapı dışında Takkeciler Tekkesi,
Sütlüce’de Bademler Tekkesi,
Başıbüyükde Dilaver Baba Tekkesi.
XIX. yüzyılın başlarına gelindiğinde bektaşiliğe karşı yumuşamanın etkisiyle olacak, bektaşilikle ilgili basılı yayınlarda adeta bir patlama yaşandı. İttihat ve Terakki iktidarı döneminde Türkiye’deki farklı mezhep ve tarikatlere mensup insanların sosyo-kültürel ve dinsel yapılarının incelenmesi amacıyla uzmanlar görevlendirildi ve bu uzmanlar raporlarını hazırladılar. Gerçekten de sözü edilen dönemde o zamana kadar ele alınmayan Anadolu’da yaşayan farklı ırk, mezhep ve dil özelliklerine sahip bulunan toplulukların devlet tarafından incelenmek istenmesi takdir edilmesi gereken bir çabadır.
Kurtuluş Savaşında Alevilik
Hacı Bektaş Dergahı, Mustafa Kemal ve diğer heyet üyelerine çok sıcak davrandı. Daha önce İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin güçlü isimleri Enver ve Talat Paşalar da iktidara geldikten sonra da, Hacı Bektaş Dergahı'nı ziyaret etmişler ve Çelebi onları Dergah Selamlığı'nda karşılamıştı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kekliktepe.tr.cx
 
Bektaşiliğin Yasaklanması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kekliktepe Köyü Forum :: ALEVİLİK :: ALEVİLİK TARİHİ-
Buraya geçin: