******’e gönderilen mektuplardan ilk örneği özellikle annesi Zübeyde Hanımdan vermeye çalıştık ve Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü ****** Arşivindeki araştırmalarımızda annesinden ******’e mühürlenerek gönderilmiş küçücük bir pusula bulduk. Oysa ******, annesinden ayrı Şam’da, Trablusgarp’ta, Çanakkale’de ayrıca i6.cı Kolordu Komutanı olarak Doğu cephesinde, Yıldırım Orduları Grubu Komutanıyken Suriye’de askerlik görevini yaparken sürekli annesini kollamış, ihtiyaçlarını bulunduğu yerden karşılamıştı. Zübeyde Hanım’a gelince o da Balkan Harbinden sonra, Selanik’in Yunanlıların eline geçmesiyle İstanbul’a gelmiş, kızı Makbule (Atadan) ile birlikte Şişli’deki evde oturmuştu. Oğlunu çok seven, savaşlar sırasında gözüne uyku girmeyen, her an acı haber alacağı endişesiyle yüreği yanan bu “gözü yaşlı bağrı taşlı” asker annesi, ****** Anadoluya geçtikten sonra büsbütün huzursuz olmuştu. Bir keresinde ******, yaverini tek başına İstanbul’a göndermişti. Anadolu’ya geçmeden önce zaman zaman yaveri ile birlikte İstanbula gelir, annesini ziyaret ederdi. Zübeyde Hanım bu kez yaveri yalnız başına görür görmez, oğlunun idam edildiği hükmüne vararak düşüp bayılmış, olaydan sonra sağ omuzuna kısmi bir felç gelmiş, uzun süre tedavi görmüştü.
Zübeyde Hanım için çileli günler yeniden başladı. ****** Anadoluda kurtuluş bayrağını açmış, cephelerde kanlı savaşlar veriyordu. İkinci İnönü Savaşının zaferle sonuçlandığı günlerde oğluna elden bir mektup gönderdi. Daha doğrusu bu bir mektup değil küçük bir pusulaydı. İmza yerinde, üzerinde (Zübeyde) yazılı zarif bir mühür baskısı vardı. Pusulada şunlar yazılıydı:
(Mektup: 1)
İstanbul: 3 Nisan 1337(1921)
Sevgili Oğlum,
Bana şimdiye kadar pek iyi hizmetlerinden memnun olduğum bizim Şakir’in amcazadesi yukarda künyesi muharrer Şevket efendiye lâzım gelen muavenet hususunda icap edenlere emir ve himayenizin esirgenmemesini arzu ve bu suretle memnun kalacağım evladım.
Valideniz
(Mühür)
(Çankaya Köşkü-****** Arşivi, D: 86-F: I/100)
Zübeyde Hanım’ın, mektubunda (bizim Şakir) dediği, herhalde ******’ün Sofya’da Ataşemiliter iken tanıdığı ve ailecek dostluk kurduğu iş adamı Şakir (Zümre) olmalıydı. Şakir Zümre, ailesiyle birlikte Milli Mücadele’den önce İstanbul’a göçmüş ve ticaret hayatına atılmıştı.
****** annesini, Büyük Taarruzdan ancak iki ay önce, 16 Haziran 1922 de gizlice İstanbul’dan Adapazarına kaçırtmış, oradan da Ankara’ya getirmişti. Ne var ki Zübeyde Hanım, Büyük Zafer’den sonra, doktorların tavsiyesi ile gönderildiği İzmir’de 15 Ocak 1923 günü vefat etmiştir.