Kekliktepe Köyü Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kekliktepe Köyü Forum


 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 akp savunmasının tam metni(sayfa 46-50)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
emrah yardım
Karakartallar Yüksek Uçar
Karakartallar Yüksek Uçar
emrah yardım


Erkek
Mesaj Sayısı : 837
Yaş : 36
Nerden : istanbul
İş/Hobiler : öğrenci
Lakap : lakabı olmayan insan
Kayıt tarihi : 03/03/08

akp savunmasının tam metni(sayfa 46-50) Empty
MesajKonu: akp savunmasının tam metni(sayfa 46-50)   akp savunmasının tam metni(sayfa 46-50) EmptySalı Mayıs 13 2008, 08:25

sağlanmasının mümkün olduğu gerçeğini görmezlikten gelmektedir. Nitekim Sözleşme’nin 53 üncü maddesine göre, “Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, herhangi bir Yüksek Sözleşmeci Taraf’ın yasalarına ve onun taraf olduğu başka bir Sözleşme’ye göre tanınabilecek insan haklarını ve temel özgürlükleri sınırlayamaz veya onlara aykırı düşecek şekilde yorumlanamaz.”
Leyla Şahin kararında AİHM, “eğitim kurumlarında dini sembollerin kullanılması” konusunda Avrupa ülkelerinde farklı uygulamaların olabileceğini, bu konuda kuralların ülkeden ülkeye değişebileceğini belirtmiştir. Bu nedenle, Mahkemeye göre, dini sembollerin kullanılmasına ilişkin hukuki düzenleme yapma konusunda taraf devletler geniş bir takdir yetkisine sahiptirler (Büyük Daire kararı, par.109).
Kaldı ki, AİHM’in ihlal bulmadığı kararlardan sonra ilgili devletin hak ve özgürlükleri koruyucu yönde yeni yasal düzenleme yapmalarının önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Bunun aksini savunmak, örneğin AİHM’in Sözleşmeye aykırı bulmadığı Türkiye’deki yüzde onluk seçim barajının hiçbir zaman değiştirilemeyeceğini ileri sürmek anlamına gelecektir. Nitekim Büyük Daire’nin Leyla Şahin kararından sonra o dönemde AİHM yargıcı olan Rıza Türmen de, bu kararın Türkiye’de üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına engel olmadığını şu sözlerle dile getirmiştir: “AİHM, Şahin davasında Türkiye'nin yasak gerekçelerini AİHS'ye aykırı bulmadı. Karar, üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasının AİHS'ye aykırı olacağı anlamına gelmez"
Ayrıca, Anayasanın 10 ve 42 inci maddelerinde yapılan değişikliklerin uygulanması gerektiğine dair açıklamaların “laikliğe aykırı beyan” olarak sunulması anlaşılır gibi değildir. Örneğin AK Parti Adana milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın 2008 yılı Şubat ayında yaptığı bir konuşmada üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağının Anayasa ihlali olduğunu ileri sürerek, “beğensek de, beğenmesek de 1982 Anayasası yürürlüktedir. Herkes bu Anayasaya uymak mecburiyetindedir”(s.95-96); Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun “Uygulamaya üniversite yönetimleri ve YÖK karar verecek. (…). Derlerse ki ‘Anayasa değişikliği yeterli’, uygulamayı hemen başlatabilirler. ‘Bekleyelim’ derlerse ek 17. maddenin çıkmasını da bekleyebilirler”; AK Parti Grup Başkan Vekili Sadullah Ergin’in “Hukuk devletinde hukuka saygılı olmak lazım. Artık uygulayıcıların da bu düzenlemeye uygun hareket etmesini umuyoruz” (s.100); AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın “Anayasa değişiklikleri uygulama kabiliyeti olan düzenlemelerdir. ‘Uygulamam’ deme hakkı hiç kimsede yoktur” (s.101) şeklindeki sözleri laikliğe aykırı olarak nitelendirilmiştir.
Halbuki, ülkede yaşayan herkesi ve her kurumu bağlayan Anayasanın uygulanması gerektiğini söylemek, laikliğe aykırı olmak bir yana, hukuk devleti olmanın zorunlu bir gereğidir.
Sonuç olarak, sadece laiklik konusundaki yorum farkından dolayı bir siyasi partinin kapatılmasının istenmesi, evrensel standartlara uygun laiklik ilkesi, ifade ve siyasi parti özgürlükleri ile asla bağdaşmaz. Esasen partimizin laiklik anlayışı da demokratik ülkelerde ve uluslararası belgelerde benimsenen laiklik anlayışı ile uyumludur. Dolayısıyla, partimizin laikliğin içini boşalttığı yolundaki iddia bütünüyle temelsizdir. Ayrıca, Anayasanın 2 nci maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında laiklik ilkesi yanında insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti ilkelerine de yer verilmesi, laiklik ilkesinin bu ilkelerle birlikte ele alınması ve anlaşılması gerektiğini göstermektedir.

2.2.3 Yasama faaliyeti olan Anayasa değişikliklerinin laikliğe aykırı olduğu ileri sürülemez
İddianamede TBMM’nin 09.02.2008 tarihinde yaptığı değişiklikler de partimiz aleyhine en önemli “delil” olarak kullanılmaktadır. Nitekim, Başsavcı bir gazeteciyle yaptığı mülakatta bu anayasa değişikliklerinin partimiz hakkında açılan davanın temel gerekçesi olduğunu söylemiştir. (EK – 4)
Nitekim, iddianamede Anayasanın 10 ve 42 inci maddeleri ile ilgili olarak şu hususlara yer verilmiştir:
“Cumhuriyetin değiştirilmesi ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen nitelikleri arasında bulunan laiklik ilkesi gereğince üniversitelerde türban ile öğrenim görülmesinin mümkün bulunmamasına binaen; Yüksek Öğretim Kanununda üniversitelerde türbanla öğrenim görülmesini sağlayacak bir değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğini öngören davalı Parti önce Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde değişiklik yapmak ve daha sonra bu değişikliğe dayanmak suretiyle Yüksek Öğretim Yasasında yapacağı değişiklikle üniversitelerde türbanla öğrenim görülmesinin yolunu açmak istemektedir. Yükseköğretim Yasasında değişiklik içeren teklifin Anayasaya aykırı olduğu tartışmasızdır. Anayasa değişikliği içeren teklif ise amaç yönünden Anayasaya aykırılık taşımaktadır.
Anayasanın 10. ve 42. maddelerinde değişiklik öngören teklif TBMM’de 09.02.2008 tarihinde kabul edilmiş, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasını müteakip 5735 sayılı Yasa olarak 23 Şubat 2008 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.”(s.133).
“Türbanın yükseköğretim kurumlarında serbestçe takılmasına olanak sağlamak üzere Anayasanın 10 ncu ve 42 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını içeren kanun teklifinin Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerinin imzalarıyla, aynı amaca yönelik olarak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun Ek 17 nci maddesinde değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin ise her iki partili yedi milletvekilinin imzalarıyla 29.01.2008 ve 30.01.2008 tarihlerinde TBMM’ne sunulduğu” belirtilmektedir (s.112-113).
Evvela, “laiklik ilkesi gereğince üniversitelerde türban ile öğrenim görülmesinin mümkün bulunmaması”na dair görüş, yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı isabetsizdir. Bir an için, bu görüşün Anayasa Mahkemesi’nin 1991 yılında verdiği “yorumlu ret” kararına dayandırıldığı düşünülse bile, bu kararın Parlamentonun aynı konuda bir yasa veya Anayasa değişikliği yapmasını engellediği savunulamaz. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra yasama organının aynı konuda düzenleme yapabileceğine dair çok sayıda örnek bulunmaktadır.
İkinci olarak, “Yükseköğretim Yasasında değişiklik içeren teklifin Anayasaya aykırı olduğu tartışmasızdır” sözü de hem hukuken yanlıştır, hem de Anayasa Mahkemesi’nin yorum yetkisine müdahale niteliğindedir. Bir kere, bizim anayasal düzenimizde kanun tekliflerinin Anayasaya uygunluğunun incelenmesi Parlamento dışındaki bir organ tarafından yapılamaz. Bu anlamda henüz yasalaşmamış, Parlamentoda yasama sürecinin komisyon ve genel kurul aşamalarından geçmemiş bir metnin “Anayasaya aykırı olduğu”nun söylenmesi hukuken hiçbir geçerliliğe sahip değildir.
Üçüncüsü, “Anayasa değişikliği içeren teklif ise amaç yönünden Anayasaya aykırılık taşımaktadır” görüşü hem yanlıştır, hem de aynı şekilde yukarıda belirtildiği üzere, Anayasa Mahkemesi’nin yetki alanına müdahale niteliğindedir. Yanlıştır, çünkü Anayasanın hükümleri arasında hiyerarşi bulunmamaktadır. Şekil sakatlığı dışında, Anayasanın bir hükmünün diğer bir hükmüne aykırı olduğu hukuken ileri sürülemez. Nitekim Anayasamız anayasa değişikliklerinin esas bakımından denetimini kabul etmediği gibi, şekil bakımından uygunluk denetimini de “teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlı” tutmuştur (m.148/2). Bu anlamda iddianamenin yukarıda alıntılanan kısmında da belirtildiği üzere 23 Şubat 2008 tarihinden bu yana yürürlükte bulunan Anayasanın 10 ve 42 nci maddelerindeki değişikliklerin laiklik ilkesine aykırı olduğu iddiası hukuki açıdan ileri sürülemez. Kaldı ki, bu değişiklikler kamu hizmetlerinden yararlanmada kanun önünde eşitlik ilkesi, üniversite eğitiminde fırsat eşitliği ve öğrenim özgürlüğünün alanını genişletme gibi amaçlar taşımaktadır.
Diğer yandan, Anayasayı yapma ve değiştirme yetkisi, herhangi bir iddianameye konu edilemeyecek kadar önemli, demokratik ve anayasal bir yetkidir. Bu yetkinin ürettiği temel normu denetleme yetkisi, sadece belli şekil sakatlıkları bakımından Anayasa Mahkemesine aittir. Hiç kimse, Anayasanın kurucu iktidar olan Meclise verdiği yetkinin kullanımının, Anayasa karşıtı eylem grubuna girdiği iddiasında bulunamaz. Böyle bir ilk örneğin, hukuk ve demokrasi tarihinde Türkiye’de yaşanıyor olması düşündürücüdür.
AİHM de, toplumsal sorunları çözmek için faaliyet gösteren siyasi partilerin belli şartlar altında temel anayasal değişiklikler yapabileceğini belirtmektedir. Bu değişikliklerin iki şarta uygun olması gerekmektedir. 1) Bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araçların tüm boyutlarıyla yasal ve demokratik olması gerekir. 2) Değişikliğin bizzat kendisi temel demokratik ilkelerle uyumlu olmalıdır. (Sosyalist Parti/Türkiye, par. 46 ve 47; Refah Partisi/Türkiye, par.47, Refah Partisi/Türkiye, Büyük Daire, par.98).
Dördüncüsü, Anayasanın 10 ve 42 nci maddelerindeki değişikliklere ilişkin kanun teklifi herhangi bir partinin teklifi değil, milletvekillerinin teklifidir. Anayasaya göre, Anayasa değişikliklerinin Meclise Bakanlar Kurulu tasarısı olarak getirilmesi de mümkün değildir. Anayasa değişikliklerinin parlamentoda gizli oyla yapılması, bu tür değişikliklerden herhangi bir siyasi partinin sorumlu tutulmasını da hukuken engellemektedir. Nitekim, parlamentodaki oylamada söz konusu Anayasa değişikliklerinin 411 oyla kabul edilmesi, AK Partiye mensup milletvekilleri dışındaki diğer partilere mensup milletvekillerinin de bu değişikliğe olumlu oy verdiklerini göstermektedir. Bir Anayasa değişikliği teklifine bizzat Anayasanın kendisi tarafından bu konuda münhasıran yetkilendirilen milletvekillerinin imza atmalarının Anayasaya aykırı olarak nitelendirilmesi asla düşünülemez. AK Parti ile diğer partilere mensup ve bağımsız milletvekillerinin yaptıkları, meşru anayasal yetkilerini kullanmaktan ibarettir.
Son olarak, Anayasa ve kanun değişikliği şeklindeki yasama tasarruflarının nasıl denetleneceğine dair hükümler Anayasamızda açıkça belirtilmiştir. Bu denetimlerin dışında, yasama tasarruflarından dolayı bir siyasi partinin kapatılmasını istemek hukukun üstünlüğüne dayanan parlamenter sistemi işlemez hale getirecektir.
Ayrıca, yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbestliğine ilişkin yasal düzenlemeler daha önceki dönemlerde de yapılmıştır. Parlamentoda 1988 ve 1990 yıllarında bu konuda iki kez düzenleme yapılmış, ancak bu düzenlemelerden dolayı dönemin iktidar partisi hakkında bir kapatma davası açılmamıştır. Öte yandan, yasama organının partilerden ayrı bir tüzel kişiliği vardır ve yasama faaliyetlerinden dolayı hukuken partiler sorumlu tutulamaz. Kaldı ki, yasama organınca kabul edilen kanunların Anayasaya aykırılık taşıması durumunda Anayasa yargısı denetimi işletilebilmektedir.
3. AK Parti Genel Başkanının açıklamaları da ifade özgürlüğü kapsamındadır
İddianamede AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “laikliğe aykırı eylemleri” olarak sıralanan 61 adet “açıklama” (s.27-54) incelendiğinde bunların büyük çoğunluğunun üniversitelerde kılık ve kıyafet özgürlüğüne ilişkin beyanlar olduğu anlaşılmaktadır. Bu tür açıklamalar sadece AK Parti mensupları tarafından değil, başka partilerin mensuplarınca da yapılmıştır. Kaldı ki, kendi bütünlüğünden koparılarak belli bölümleri alındığı halde iddianameye alınan kısımlardan bile, bu açıklamalarda sürekli olarak demokrasiye, laikliğe, hukukun üstünlüğüne, özgürlüğe, uzlaşmaya, kardeşliğe ve sorumluluğa vurgu yapıldığı açıkça görülmektedir.
Başbakanın, başörtüsünün dini inancın gereği olup olmadığı hususunun din bilginleri (ulema) tarafından tartışılacak bir konu olduğuna işaret eden açıklaması da iddianamede (s.44-45) iyi niyetli olmayan bir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kekliktepe.tr.cx
 
akp savunmasının tam metni(sayfa 46-50)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kekliktepe Köyü Forum :: SİYASİ KÜRSÜ :: SİYASET-
Buraya geçin: