Kekliktepe Köyü Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kekliktepe Köyü Forum


 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bektaşiliğin Doğuşu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
emrah yardım
Karakartallar Yüksek Uçar
Karakartallar Yüksek Uçar
emrah yardım


Erkek
Mesaj Sayısı : 837
Yaş : 36
Nerden : istanbul
İş/Hobiler : öğrenci
Lakap : lakabı olmayan insan
Kayıt tarihi : 03/03/08

Bektaşiliğin Doğuşu Empty
MesajKonu: Bektaşiliğin Doğuşu   Bektaşiliğin Doğuşu EmptyCuma Nis. 11 2008, 20:23

Artık XIII.yüzyılın başlarından itibaren Anadolu’nun her yanına yayılmış bulunan ve devletin nüfuzundaki şehirlerin ve gelişmiş merkezlerin dışındaki köylerde ve göçebe aşiretler arasında çok uygun bir faaliyet ortamı bulan bu Türkmen babalarının, Yesevilik, Kalenderilik ve Haydarilik gibi heterodoks tarikatlere mensup bulunduklarını biliyoruz.

Daha önce Orta Asya’dan başlamak üzere gelişimine değindiğim senkretist düşünceleri yayan bu babalar, propagandalarda bulundukları sosyal bakımdan şehir halkına ve devlet düzenine oldukça yabancılaşmış çevrelerde zaman zaman siyasal propagandalarda da bulunmaktaydılar. Anadolu’da bunun çok tanınmış ve iz bırakmış bir örneği olarak, bu heterodoks babalardan Vefai tarikatına mensup Baba İlyas önderliğinde, “mehdici” bir nitelik taşıyan Babai Ayaklanması (1240), bu babaların ve propagandalarda bulundukları kitlelerin gücünü göstermek bakımından oldukça dikkat çekicidir. Ekonomik ve siyasal ortamın elverişli olmasının yanısıra, kendisine yabancılaşmış bir yönetime (Anadolu Selçuklu Devleti’ne) nefret duygusundan da kaynaklanan bu hareket güçlükle bastırılabilmiş, ancak sonuçta merkezi yönetimin gücü de tükenmiştir. Bu tükenmişlik, 1243’te Moğollar’ın Anadolu’ya saldırmalarına olanak sağlamış ve Anadolu Moğol egemenliğine girmiştir.Konunun uzmanı Prof. Ocak’ın çok yerinde tespitine göre “Türk heterodoksisi Babai hareketiyle derlenip toparlanmıştır. Alevilik ve Bektaşilik bu hareketle Anadolu’daki tarihsel temellerini bulur.”

Ayrıca araştırmacılar Moğol istilasının heterodoks akımların Anadolu’da çok rahat yayılma imkânı bulmasına yardımcı olduğunu vurgulamaktadırlar. Bu şekilde XIII.yy’ın ikinci yarısından sonra Anadolu’da heterodoks islam yaygınlaştı ve güçlendi. Z.V.Togan’ın verdiği bilgilere göre İlhanlıların himayesinde: Aybek Baba, Buzağu Baba, Abdurrahman Baba, Baba Halil, Sarı Saltık, Barak Baba ve Hacı Bektaş gibi Türk şeyhleri ile Yesevî şeyhleri, İslamiyeti adeta bir ulusal Türk dinine çevirdiler. Bu durum, Ortodoks, İslam muhitinde ve özellikle Suriye’de Arap uleması tarafından büyük bir kızgınlıkla karşılandı.

Baba İlyas’ın halifelerinden Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli nasıl oldu da Anadolu ve Balkanlar’daki babaların/abdalların en ulusu, piri durumuna geldi. Bu konu üzerinde durmak gerekir. Eflaki’nin verdiği bilgiler ve Vilayetname’deki bilgiler onun heterodoks bir Türkmen şeyhi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Eldeki sınırlı kaynaklardan anlaşıldığına göre bir Hayderi şeyhi olan Hacı Bektaş-ı Veli, Anadolu’ya göç eden Türkmen aşiretlerinin başında bulunan ve bu aşiretlerin hem dinsel hem de siyasal önderi olan heterodoks Türkmen babaları’ndan biri idi. Son araştırmalara göre Bektaşlu Oymağı’nın lideriydi ve Babai ayaklanmasının bastırılması sonrası Sulucakarahöyük civarında heterodoks nitelikli bir İslam propagandası yürütmekteydi. Menkabevi niteliğine rağmen, çok önemli tarihsel bilgiler de içeren Vilayetname’ye göre Hacı Bektaş-ı Veli hıristiyanlara ve şamanist Moğollara yönelik İslam propagandası yürütüyor ve halifelerini Anadolu’nun her tarafına gönderiyordu. Yaşadığı sırada fiilen Bektaşilik tarikatını kurmamış bulunan Hacı Bektaş-ı Veli, ölümünden sonra halifelerinin, özellikle Abdal Musa ve müridi Kaygusuz Abdal’ın faaliyetleri sonucunda bütün Anadolu ve Balkanlarda heterodoks Türkmen babalarının/abdallarının en ulusu durumuna geldi. Böylece Hacı Bektaş Veli, Baba İlyas’ın ününü gölgede bırakacak bir duruma geldi.Artık XV. yüzyıl sonlarına gelindiğinde Rum Abdalları arasında Hacı Bektaş kültü hakim durumdaydı. Hacı Bektaş artık hepsinin piriydi. Anadolu’daki bütün abdalların, gazilerin ve dedelerin serçeşmesi Hünkar Hacı Bektaş Veli’ydi.

Bu şekilde Hacı Bektaş-ı Veli ve onun Türkmen babaları arasındaki özel yerine dikkat çektikten sonra bu heterodoks babaların ve abdalların babai hareketi sonrasındaki faaliyetlerini anlatmayı sürdürebiliriz. Babai hareketi Anadolu’da derin izler bırakmış ve hareketin bastırılmasından sonra düşünsel planda yaşamaya devam etmiştir. Bu hareket daha sonra, Vefailer’den başka, Anadolu’daki Kalenderi, Haydari ve Yesevi gruplarınca da benimsenerek XIV.yüzyıl başlarından itibaren varlığını Rum Abdalları adı altında sürdürdü. Zamanın kaynaklarında adları sık sık anılan Abdal Musa, Abdal Murad, Emirci Sultan, Geyikli Baba, Seyyid Ali Sultan, Sultan Şüca, Postinpûş Baba ve Otman Baba gibi dervişler bu Rum Abdalları’ndandır.Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde abdal, baba, dede, ahi gibi lakablar taşıyan ve Bizans topraklarında ve Balkanlardaki fetihlerde bulunan bu heterodoks dervişler hep ön plandadır ve ilk Osmanlı Sultanlarından büyük saygı görmüşlerdir. Bu dervişler sadece fetihlere katılmamışlar, bazıları köylere ve ıssız yerlere yerleşmek suretiyle tarım ve hayvancılıkla uğraşarak ve zaviyeler kurarak bu yöreleri sosyo-ekonomik anlamda canlandırmışlardır. Bu zaviyelerin kurulması fetihleri kolaylaştırdığı gibi yerli halka yeni idare arasında da bir köprü görevi görüyor ve bu heterodoks dervişlerin senkretist din telkinleri onların İslamlaşmasını da sağlıyordu. Bu dervişlerin XIV. ve XV. yüzyıllarda Anadolu’da ve Balkanlarda yürüttükleri faaliyetlerin göstergeleri olmak bakımından her yerde zaviyelere, türbelere ve halâ bu dervişlerin adlarıyla anılan köylere vb. yerleşim alanlarına rastlamak mümkündür.

XIII. yüzyıldan başlamak üzere, heterodoks babaların ve abdalların Anadolu ve Balkanlarda zaviyeler kurmaya başladıklarını, müritleri aracılığıyla etkinliklerini attırdıklarını görmekteyiz. Sulucakarahöyük’te Hacı Bektaş-ı Veli Zaviyesi, Seyitgazi’de Seyyid Gazi Zaviyesi, Tekkeköy’de Abdal Musa Zaviyesi, Arslanbeğli’de Sultan Şucâ’ud-Din Zaviyesi, Dimetoka’da Seyyid Ali Sultan Zaviyesi, Varna’da Otman Baba (sonradan Akyazılı) Zaviyesi, Kaligra’da Sarı Saltık Zaviyesi bu zaviyelerin en tanınmışlarıdır. Bütün heterodoks gruplar XVI. yüzyıldan itibaren nasıl Bektaşilik bünyesinde erimişlerse, daha önce Kalenderi, Yesevi, vd. akımlara mensup şeyhlerin ve Rum Abdalları’nın kurdukları bu zaviyeler de XVII.yüzyıla gelindiğinde birer Bektaşi zaviyesine dönüşmüş durumdaydılar.

Bu abdal, baba gibi lakablar taşıyan dervişler önce Batı Anadolu’da ve Rumeli’de daha sonra Anadolu’nun diğer bölgelerinde kurdukları zaviyelerde, Hacı Bektaş-ı Veli kültünün ön planda olduğu esnek islami düşüncelerini yaydılar. Böylece aslında yaşadığı çağda diğer birçok Yesevi, Kalenderi, Hayderi şeyhlerinden biri olan Hacı Bektaş-ı Veli, daha sonra özellikle Rum Abdallarının çabaları sonucunda Anadolu ve Rumeli’de Türk heterodoksisinin birincil şahsiyeti haline geldi. İşte bu şekilde Bektaşiliğin temelleri atılmış oldu. 16.yüzyıldan itibaren ise giderek bütün heterodoks zümreler ve dolayısıyla onlara bağlı zaviyeler Bektaşilik bünyesi içerisinde girdi ve daha da güçlendi. Bektaşiliğe bugün bildiğimiz yapısını kazandıran İkinci (Pir-i Sâni) olarak kabul edilen Balım Sultan’dır. XVI. yüzyıl başında Hacı Bektaş Zaviyesinin başına getirilen ve Zaviyeye bağlı sağlam bir taşra örgütlenmesi kuran Balım Sultan, ayin ve erkân usüllerinde de değişiklikler yapmıştır.
Anadolu'da Hurifilik
Hurufilik’te varlığın özü sesten oluşur ve Tanrı harfler aracılığıyla insanda tecelli eder. İnsan, tanrısallaştırılır. Hurufiliğin temeli, Tanrı’nın insanda tecelli ettiği düşüncesine dayanır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kekliktepe.tr.cx
 
Bektaşiliğin Doğuşu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kekliktepe Köyü Forum :: ALEVİLİK :: ALEVİLİK TARİHİ-
Buraya geçin: